Aktüel 'Davaların uzamasını istemiyoruz!' Üsküdar Üniversitesi, 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümünde bir panele ev sahipliği yaptı.
Şehit ailelerinin de katıldığı panelde konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, darbe davalarının sulandırılması için psikolojik ortam hazırlandığını söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesi Emirnebi1 Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panel Üsküdar Üniversitesi, Adalet Platformu, Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER), Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM), Hukukçular Derneği ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlendi.
“15 Temmuz Darbe Davaları” başlıklı panelin moderatörlüğünü Adalet Platformu Genel Başkanı Av. Bülent Demir yaptı.
Prof.Dr. Nevzat Tarhan: “Darbeye ve darbecilere karşı toplumda bir antikor oluştu”
ASDER Genel Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 15 Temmuz gecesi toplumda darbeye ve darbecilere karşı bir antikor oluştuğunun görüldüğünü belirterek “Yani Türkiye’de artık fiili darbeyi yapmaya karşı hem zamanın ruhu müsait değil, toplumda bu konuda artık 27 Mayıs’taki gibi 12 Eylül’deki gibi sürü psikolojisi yok. Allah birkaç bin insanın kalbine cesaret verdi, o gece darbe travmalarının etkisi ve kaderin de görülmeyen yardımıyla o oyunu bozdu. Psikolojik harp analizi yapanlar ‘Nasıl oldu da gizli servislerin böylesine büyük planını toplum bozdu’ diye siyaset biliminde doktora tezi yazılacak konuşulacak bir olay” dedi.
Prof.Dr. Nevzat Tarhan, darbe davalarının sulandırılmak istendiğini belirterek “Davaların sulandırılmadan hemen sonuçlanması gerekiyor. Bunun için psikolojik ortam hazırlıyorlar, sanıklarının itirafını beklemek yerine maddi delillerle karar verilmesi gerekiyor. Karar verici rütbeli kişileri ve kilit kişileri hedef almak gerekiyor” dedi.
Prof.Dr. Tarhan: “Dini duyarlılığı olan insanların ders çıkarması gerekiyor”
Yeni darbelerin yaşanmaması için normal ve asimetrik savaşlarda kullanılan savaş doktrinlerinin önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Savaş doktrininde bireyler yığın ve kitle haline getirilir. Kitle psikolojisi oluşur ve insanlar savaştıracak hale gelir. FETÖ bu insanları nasıl savaşır hale getirdi? Dini bir hareketken nasıl insanlar savaşacak hale geldi? Birincisi kullandığı kahramanlık ideolojisi var, kendini mehdi, kurtarıcı ve mukaddes kişi olarak gösteriyor. Atfedilen ruhsallıkla kişileri harekete geçiriyor. Bu anlayışın sorgulanması lazım. Toplumda artık kitap ve sünnetin dışındaki bilgilere itaat etmeme konusunda dini duyarlılığı olan insanların burada dersler çıkarması gerekiyor. Dini eğitim boşluğunun çok önemli etkisi var. İmam hatip kökenliler bu oyuna gelmediler. Bunlar Risale okumuyorlar, Erzurum’daki Risalei Nur ailesiyle ilgili değil bunlar, o cemaatin kolu da değil bunlar. Bunlar gladyo örgütü. Gladyonun silahsız yapısıydı daha sonra silahlı yapısı olduğu anlaşıldı” dedi.
Adnan Tanrıverdi: “Devletin içindeki darbe bulaşıkları mutlaka temizlenmelidir”
ASSAM Genel Başkanı, Emekli Tuğgeneral, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, 15 Temmuz’un küresel güçlerin Türkiye’yi işgal ve darbe tarihi olduğunu belirterek “16 Temmuz da küresel güçlere karşı bizim kazandığımız zafer tarihi oldu. Bu fiili darbe sırasında hücresel yapının üst kademesi temizlendi yani darbe yapan silahlı kuvvetlerin içerisine 1986 yılında askeri liselere alınanlar 1994 yılında mezun oldular ve en yoğun şekilde 1994-1997 arasında kaldılar. Ondan sonra da 2008-2013 yılları arasında kadrolaşmalar var. Şimdi muhtemelen küresel güçler bu hücrelerin eksik noktaarını tamamlamak üzere faaliyet içerisindedirler yani darbeyle ele geçenler geçmeyenler varsa ortaya çıkmayanlar varsa onları alarak yeni bir hücresel hegemonya kurmaya çalışıyorlar ama şunu söyleyebiliriz bu örgütün organize bir darbe yapma imkanı ortadan kalkmıştır. Fakat devlet kurumlarını sıralarsak Milli İstihbarat Teşkilatı birinci sırada adalet ikinci sırada silahlı kuvvetler kara denşz ve hava olacak şekilde üçüncü sırada jandarma ve emniyet dördüncü sırada bürokrasi beşinci sırada olacak şekilde devletin içerisindeki darbe bulaşıklarının mutlaka ortaya çıkartılıp temizlenmesi gerekmektedir” dedi.
Siyasi istikrarın birinci hedef olması gerektiğini vurgulayan Adnan Tanrıverdi, “2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri fevkalade önemlidir. Devlet içerisinde paralel yapılanmanın ortaya çıkarılıp bununla mutlaka mücadele edilmelidir” dedi.
Reşat Petek: “Gülen seçilmiş bir örgüt lideri olarak
Ak Parti Milletvekili ve TBMM Darbe Komisyonu Başkanı Reşat Petek, Fetullahçı terör örgütünün baştan itibaren seçilmiş bir kişi ve onun yönlendirmesiyle Allah’ı peygamberi istismar ederek dini istismar ederek kurulduğunu ve idare edildiğini belirterek “Türkiye’de dinin doğru algılanamaması ve doğru değerlendirilememesi nedeniyle en iyi kullanan ve takiye yapan bir örgüt olduğunun altını çizelim. Fetullah Gülen seçilmiş bir örgüt lideri olarak dini imanı ahlakı istismar etmiştir” dedi.
Metin Külünk: “Bu davaların uzamasını istemiyoruz”
Ak Parti Milletvekili Metin Külünk, darbe yargılamaları konusunda olağanüstü bir süreçten geçildiğinin kabul edildiğini belirterek “Adalet tecelli etsin eyvallah ama suçun sabit olduğu özellikle ifade ediyorum. İstanbul köprü, Çengelköy, il binası, havaalanı, Acıbadem, Orhanlı Ankara Genelkurmay Kavşağı, Beştepe, Meclis, Kızılay, Akıncı Üssü, Gölbaşı gibi suçun sabit olduğu delil ve suçluların elde olduğu kanıtların herşeyi tespit etme noktasında vücut bulduğu davaların uzamasını istemiyoruz. Kimse kusura bakmasın. Adalet kavramının arkasına saklanarak bu davaları uzatıp sokak üzerinden aradıkları ya da 2019 seçimleri üzerinden besledikleri ümidin altını davaların uzaması beslenmemeli. Çünkü dışarıdan bir akıl içeridekilere kuyruklarını dik tutmaları için sürekli mesaj yüklüyor. Sizi kurtaracağız diyor birileri” dedi.
Prof.Dr. Mehmet Zelka: “15 Temmuz’un maliyeti 300 milyar”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka, 15 Temmuz darbe girişiminin psikolojik zemini olmadığı için başarılı olamadığını ifade ederek “Çünkü ekonomik bakımdan Türkiye son 15 yılda iktisadi bakımdan ciddi gelişmeler göstermiştir. Bizim burada böyle bir zeminin oluşmasına engel olmak babında halkımızı sürekli olarak şuurlandırmalı, cesaretlendirmeye yönelik çalışmalarda bulunmamız lazım. Ekonomik istikrar siyasi istikrarla paraleldir. Siyasi istikrarın olmadığı ortamda ekonomik istikrardan bahsetmek mümkün değildir. Şayet istikrar sağlanmaz ise örneğin 15 Temmuz’dan sonraki bir hafta içinde 81 milyarlık bir kayıp söz konusu olmuştur. Toplam maliyetin 300 milyar civarında olduğu ifade ediliyor ” dedi.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu 15 Temmuz’un uluslar arası ilişkiler açısından değerlendirmelerde bulundu.
Abdurrahman Dilipak: “Özal 15 Temmuz’un öncü şehitlerinden biridir”
Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak da FETÖ’nün taşeron bir örgüt olduğunu ifade ederek FETÖ’nün 1974’ten sonra Ankara’ya getirilmesinin nedenini yeşil sermayeyi ve yeşil bürokrasiyi kontrol etmek için olduğunu söyledi. Dilipak, bunda yetersiz kalınca Korkut Özal’ın yedeğe alındığını belirterek “Bunları sahipsiz bırakmamak lazım dediler fakat İran etkisi 1978’de Türkiye üzerinde görülmeye başlayınca CIA Fetulllah Gülen’i yeşil kuşak projesi içinde daha yakın ama TC devleti üzerinden temasını sürdürdü. Daha önce MİT üzerinden askeri istihbarat üzerinden bu ilişki sürdürülüyordu. 78’den sonraki ilişkler daha sıcaktır yani artık dirsek teması sağlanır. FETÖ yeşil sermayenin bürokrasi üzerinde sanıldığı kadar etkili olamadı. Özal ise bu harekette daha başarılıydı ancak Özal saat 5’e kadar devlet için, 5’e kadar aklıyla 5’ten sonra kalbiyle hareket ediyordu. Asıl yeşil sermayeyi, bürokrasiyi örgütleyen kişiydi. Yani Ak Parti’nin birinci dönemi ile ikinci dönemi gibidir. Birinci dönemi Avrupa ne derse o olur çünkü önce ayakta durması gerekiyor. Onun için Özal’ın aslında 15 Temmuz şehitlerinin ilklerinden biridir. Bana göre üç tane öncü şehit vardır. Biri Özal’dır. Çünkü Özal kendine güvenen üstlere ihanet ettiği için partisi elinden alındı. İkincisi Esat Coşan Efendi’dir çünkü Coşan’la da görüştüler, Nakşi birini de almaları gerekiyordu Coşan bunlara hayır dedi. Esat Coşan Efendi de öncü şehitlerden biridir. Üçüncü kişi de Muhsin Yazıcıoğlu’dur” dedi.
Hukukçular Derneği Başkanı Av. Cavit Tatlı da darbe davalarında sanıkların yalan söylediğini, mağdurları tahrik edecek davranışlarda bulunduklarını belirterek şehit yakınlarının bu tahriklere kapılmamasını istedi. Tatlı, sanıkların amacının mağduriyet yaratarak mağdur oldukları iddiasında bulunacaklarını ifade etti.
Panele katılan şehit ailelerinden Ayşe Aykaç’ın eşi Mustafa Aykaç’a Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mehmet Şevket Uzun’un ağabeyi Mete Uzun’a Metin Külünk, Onur Ensar Ayanoğlu’nun babası İhsan Ayanoğlu’na Adnan Tanrıverdi, Gazi Jandarna Kurmay Albay Güven Şağban’a Prof.Dr. Yaşar Hacısalihoğlu tarafından plaket verildi.