Aşıla-ma!
Son birkaç hafta içinde aşıyı bulduğunu “kendi kendilerine” ilan eden Pfizer’ın CEO’su ve Baş Bilim Uzmanı ile Moderna’nın Baş Bilim Uzmanı Siyonist lobinin muteber isimlerinden. Bunlar o malum “derin aileden” birileri. Zaten onlar olmadan böyle bir iş bu kadar hızlı ve kolay başarılamazdı.
MS 2021
The Economist, aralık kapağında bu Great Reset’i dünyayı etkileyecek bir kumar makinesine benzetiyor. Derginin 1 Ocak özel sayısının kapağı da belli. Şeytanın kırallığı!
İstanbul Sözleşmesi ve Covid
Kendinizi öldürüyor ve soyunuzu kurutuyorsunuz belki de.. Evet, bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatinin bize gösterileceği, pişmanlıkların fayda vermediği bir gün var
İçimizdeki öteki!
Bu senaryoda çözümsüzlüğün faturası da, çözüm diye getirilecek çözümsüzlük teklifinin faturası da hem Erdoğan’a, hem de AK Parti’ye çıkartılacak. Bu iş sürüncemede kaldığı sürece kriz daha da derinleşecek. Birileri kendi paçasını kurtarmaya çalışırken, Erdoğan’ı ve AK Parti’yi riske sokuyorlar.
Biri bize yalan söylüyor
Bakın bu Covid laboratuvarda üretilen geni ile oynanmış bir biyolojik ajan. Bir “biyolojik savaş”la karşı karşıyayız. Bu savaşın Şeytan üçgenindeki merkez karargahında Starlin/Neuralink, Microsoft/5G/Huawei vd ve DSÖ var! Bir de bunun bilim, ekonomi, siyaset, STK, Akademi, Media alanlarında işbirlikçileri var! Allah insanlığı zalimlerin, yer yüzünü ıslah etme iddiası ile tezgahladıkları fitne ve fesadından korusun. Ve biz de akıllı, dürüst ve cesur bir şekilde bunlara karşı çıkalım, bunların değirmenine su taşımayalım.
Ekonomik Entegrasyon BW vd..
Bakın, bu pandemi hikayesini uyduranlar, ilk etapta 1 milyondan fazla kişinin ölümünü hesaplamışlar. Bu hedef aşıldı. Bunun 2., 3. Dalgası, mutasyonları gelecek. Önce bu 1 milyon ölüm istatistiklerinin analiz edilmesi gerekiyor. Küresel ekonomi %4.4 küçülmesi gerekiyordu, o hedef de aşıldı. Yani Küresel ekonomide 11 trilyon dolarlık bir eksilme demek bu. Devletlerin bütçelerinde pandemi dolayısı ile doğrudan ve dolaylı olarak 12 trilyon dolarlık bir harcama bekleniyordu. Beklentiler büyük ölçüde gerçekleşti.
Yeni Bretten Woods
Yakında sanal paraya geçecekler. Bankacılık sistemi ve borsa yeniden dizayn edilecek. “Yeni Normal”den önce Great reset dönemi var. Sanal paranın altyapısı hazır gibi. Sanal cüzdanlar da hazır. Blockchain de. Kayıtdışı para da izlenebilir kripto para da hazır.
İstanbul depremine hazır olmak
Bu kadar önemli bir şehirde, bu kadar hayati bir konuda, en kötü senaryoya göre hazırlık yapmak gerek. Bu iş sadece siyasi kararlar ve bürokrasi üzerinden halledilebilecek bir konu değil. Tek tek insanlar, kurumlar, STK’lar ve media da hazırlıklı olmalı. Ben, mesela Media’nın bir deprem senaryosu, planı olduğunu sanmıyorum.
Bundan sonra bakalım ne olacak?
“Yeni normal” döneme girerken eski dengeler ve eski alışkanlıklar, eski mantıkla evde yapılan hesapların çarşıya uyması pek mümkün değil. Buraya gelirken ki uygulamalar, bundan sonraki yolculukta işe yaramayabilir, hatta geri tepebilir. Şunu bilelim ki, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve eski hal artık muhal. Bu durumda ya yeni hal, ya izmihlal!
10 Kasım üzerine
Bakın, Mustafa Kemal’in resmini, heykellerini her yere diktiler, yollara, meydanlara, binalara onun adı verildi ve verilmeye devam ediyor. Ama ona ve o döneme ait birçok bilginin üzerine sünger çekildi. 1. Meclisin açılışı, yapısı hakkında bile yeterli bilgi sahibi değiliz. Mustafa Kemal’in doğumu, ölümü, hayatının birçok evresi hakkında çok fazla çelişkili bilgi var. Bu kadar çok şey yazılıp, hakkında bu kadar az şey bilinen ya da hakkında bilinenlerin çoğu çelişkili dünyada kaç politikacı var aceba.
Ha bu Amerikan seçimleri bize ders olsun
Trump, fincancı dükkânına giren fil gibi idi. Biden yaşlı bir eşek! Büyük Reset öncesi, bir terminatör gibi girdi hayatımıza, eski normal döneme dair bütün kavram ve kurumları yıktı ya da içini boşalttı. Trump sistemin yıkım ekibinden biri idi. Biden geçiş dönemi için düşünülen bir isim. Geçiş döneminde böyle birine ihtiyaç duymuş olabilirler. Biden Demokrat görünümlü bir Globalist.
Siz Amerikalı olsaydınız
Biz “alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz”. Dolayısı ile biz kendimizden ibaret değil de, mesela Müslümanlar arasında MÜTTEHİD, erdemli insanlar ve mazlumlarla, mesela ABD’de, göçmenler, siyahiler, ezilenlerin sesi olabiliriz. Onlarla birlikte hareket edebilir, İTTİFAK kurabiliriz. Ve başkalarının temel hakları için tehdit oluşturmayan ve değer üreten herkesle nimet ve külfet dengesine dayalı İTİLAF’lar kurabiliriz. Biz her zaman ve her yerde Hakk’ın ve halkın, gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesi olmalıyız. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır olabilir. O zaman, bir doğru olanı, Hak olanı seçelim, sonucu hayra çevirecek olan bir Allah var. Kim, Hakk’ın rızasını bir kenara bırakıp, özel ve tüzel çıkarı için hakikatin dışında bir yol izlerse, ihtirasla istediği o şey, onun imtihanı olur. Arzusundan mahrum olur.
Hey sen “birey”, sen “gender”!
Artık toplumsal cinsiyet denen bir bela var. Hey kendini anne-baba zanneden bireyler, haddinizi bilin çocuklarınızın cinsel tercih ve yönelimlerine karşı “nötr kalacaksınız”, cinsel deneyim yaşı 14, anlayışlı olacaksınız. İstanbul Sözleşmesi var artık, Lanzarote var. Bizler çağdaş, özgür bireyler olacağız.
ABD seçimleri arbedeye dönerken
Trump ‘açık ara öndeyiz’ diye açıklama yaparken, Twitter “Checking” yaptı ve uyardı: ‘Yanlış yönlendiriyor’. Ha bu arada, Türkiye’de sorumlu temsilcilik açmayan sosyal medyaya milyonlarca lira ceza yazıldı. Seçim sonuçları bugün de belli olmayacak. Cumaya kadar postadan gelecek oylar olacak. Zaten bıçak sırtı bir seçim, her anda dengeler değişebilir. Bu da ABD’de gerginliğin daha uzun süre devam edeceği anlamına geliyor. Her iki tarafın da sonuçlara ilişkin yargıya itirazları söz konusu. Yargı kararı için Aralık ortalarını beklemek gerekebilir. Gelinen noktada durum “Tarihin sonu” değil ama “Amerikan yüzyılının sonu” olabilir.. Eğer gerilim çatışmaya dönüşürse, bu ABD’nin bölünmesi ile sonuçlanabilir. Yani “Medeniyetlerarası çatışma” değil, ama “Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında bir çatışma”ya dönüşebilir. ABD en az 3’e bölünür. Cumhuriyetçiler, Demokratlar ve Yoksullar. ABD yeni ve büyük bir göç dalgası ve yağma ile karşı karşıya kalabilir. Hani bizimkiler “Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti” diyor ya, ABD’de de bu Globalistler “Sadece konuşmak ve yazmak yetmez. Gelecek idealimiz için daha fazla para harcamak da yetmeyecek, yeni bir dünya düzeni inşa etmek için kan dökmek zorunlu olabilir ve bundan kaçınmamak gerek” diyorlardı. Huntington ve Fukuyama’nın dilinin altındaki aslında bu sözlerdi. Kendileri aralarındaki büyük hesaplaşma öncesi bizi oyalamak ve nüfus kontrolü için, kozmik düzende bir büyük değişimlerin yaşandığı/yaşanacağı böyle bir zamanda Covid’in cinini aramıza salmış olabilir mi? Amerikan seçimleri, derin güçlerin bir bilek güreşi. “Yeni dünya düzeninde liderlik, yöntem ve nihai hedefler” konusunda anlaşamıyorlar. Onun için de “vekâlet savaşları”, “bilek güreşleri” ile zaman kazanmaya çalışıyorlar. Avrupa’da Covid’in yükselişi, sosyal ve siyasal olayların artması tesadüf olmasa gerek. Bizim için de durum farklı değil. Biz “Covid’i bitirecek aşı ne zaman bulunur?” diye oyalanıyoruz. Covid’in biteceği zamanı, onu üretenler belirler. Onlarda bu ihtiras ve güç, bizde bu saflık ve büyük jeopolitik, jeostratejik, teolojik konum oldukça, bu işler hemen sonuçlanmaz. Rockefeller ve Rothschild aileleri arasındaki hesaplaşma bugünden yarına bitmeyecek. WASP’lar “NSA, FBI, FETÖ, PENTAGON!” bir yanda, Rothschildler’in Tapınakçıları CIA öte yanda. Esasen böyle kesin bir ayırım yapmak da mümkün değil. Her yerde, herkes var. IMF, Dünya Bankası, DSÖ gibi örgütler içinde de ciddi bir hesaplaşma var. Tabi bu derin yapının tepe isimleri Rothschild, Rockefeller olsa da, derin yapı bunlardan ibaret değil. Bu hesaplaşmadan sonra herkes kendi konumunu tekrar gözden geçirecektir. Kim kazanırsa kazansın ya da kim kaybederse kaybetsin, rakibinden kurtulurken, sistem kan kaybetmiş olacaklar. Bu belirsizlik, FED’i daha doğrusu Dünya Bankası, IMF, LIBOR’u ile yeni Bretton Woods sürecinin ertelenmesine sebep olacak. Yani “Yeni Normal” dönemle birlikte “Greet Reset” de ertelenecektir. Amerikan seçimlerinde sahil Biden, orta Trump demiş. Erkeklerin % 48’i, Kadınların % 56’sı da Biden demiş.. Beyazların % 24’ü, Siyahilerin % 87’si, Latinlerin % 65’i, Asyalıların % 63’ü, diğer ülkelerden gelenlerin % 58’i Biden demiş. Z kuşağının % 61’i, 30-44 yaş grubunun % 52’si, 45-64 yaş grubunun yarısı Biden’e verirken, daha yaşlıların ancak % 48’i Biden demiş. Üniversiteliler Biden’e, üniversite okumayanların çoğunluğu Trump’a oy vermiş. Genel olarak % 50-60 arası bir denge var. ABD’de kim seçilirse seçilsin, işi kolay olmayacak. Ya da bu seçim sonun başlangıcı olacak. “Great reset” dünya için değil, ABD için olacak. Muhtemelen bu seçim sistemi de değişecek bundan sonraki seçimler için, ama bu tartışma kolay kolay bitmeyecek. 250 milyon seçmenin olduğu ABD’deki son seçim, en yüksek katılımlı seçimlerin başında geliyor. Herkes ötekinden ülkeyi kurtarma derdine düşmüş vaziyette. Bu arada; Delaware’den Trans bir LGBT aktivisti de meclise girdi. Bu eyalet Demokrat ağırlıklı. Pensilvanya’ya son baktığımda oyların % 64’ü sayılmıştı. Trump % 55.7, Biden % 43.1’di. Başkent başta olmak üzere, New York, Michigan, Pensilvanya, Wisconsin, Georgia ve Oregon’da olaylar bekleniyor. Birçok eyalette yağmadan endişe ediliyor. Son zamanlarda halkın silahlanmasının arttığı gözlenen ülkede silahlı çeteler birçok eyalette varlıklarını hissettiriyorlar. Gün sonuna doğru Biden önde gözükse de Trump’ın kazanma ihtimalinin de olduğu söylenirken, Trump sonuçları beklemeden zafer ilan etti. Bu ülke genelinde ayrı bir gerilime sebep oldu. Şimdi ABD’de herkes Türkiye’de güneş batarken, orada doğan güneşle birlikte neler yaşanacağı merak konusu. ABD’de umuttan çok korku, öfke ve panik havası hakim. ABD’de başkanlık seçiminde “kazandım” demek için 270 delegenin oyunu almak gerekiyor. Senatoda kazanmak için 51 sandalyeye ulaşmak gerek. Son baktığımda orada durum 47-47 idi. Temsilciler Meclisinde 218 sandalye gerekli, çoğunluğu elde etmek için. 7 eyalet dışında durum 3 aşağı 5 yukarı belli ama bir de postadan gelecek olanlar var. Görelim Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler. “Eğer Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu” (Bakara 251). Birilerinin bir planı vardı. Allah’ın da elbette bir hükmü vardı. Ve galib olacak olan O’nun hükmüdür. La galibe illallah! Selam ve dua ile.
CHP NE’Cİ
Sahi bu CHP necidir. Cumhuriyetçi desen, değil, olamaz. “Cumhuriyetçilik”, “çoğunlukçuluk” demektir, değil. Çoğunlukçu azınlık partisi gibi bir şey olmaz. Adındaki “Cumhuriyet” kelimesi, tek parti yadigârı. “Cumhuriyetçi” Parti olabilir, ama “Cumhuriyet savcısı” gibi bir Cumhuriyet Partisi. Ama haklılar, anayasanın değişmesi maddeleri ve başlangıcı hâlâ tek parti dönemine ait parti programını dayatıyor. O zaman diğer partiler CHP’nin alt kolları gibi oluyor. Bunlar Halkçı desen halkçı değil, Milliyetçi desen Milliyetçi değil, Laik desen Laik değil, Devletçi desen Devletçi değil, İnkılapçı desen, bunlar en Muhafazakâr parti.
PSİKO-LOJİ
Sahi Psikoloji neyi inceler? Ruh sağlığını mı? Ruh hasta olmaz ki. O Allah’tan gelen ve ona dönecek olan bizi insan yapan, üstün kılan ana cevherdir. Bir insan Ruh, Can, Nefs, Akıl, Beden gibi hassalardan oluşur. Hasta olan Akıl’dır, Nefs’tir, Can’dır. Beden’dir.
Ve kasım ayı da geldi
İnkılapların hiçbiri Osmanlıya yeni bir şey getirmedi. Hepsi vardı. Devrim ya da inkılap dedikleri şey aslında İslami olanın yasaklanması idi.
Ne cumhuriyet kalacak, ne demokrasi
Yıllardır yazdım, söyledim ama hepsi komplo idi birilerine göre. Bugün de Covid, “BİREY”, ”Gender” kimin umurunda. 5G’ye bir de “Yerli ve Milli” damgası bastık, Starlink de tamam. DSÖ’yü de içeri aldık, Global Sağlık Pass. ve Para Pass.’ı için emin adımlarla “uygun adım” gidiyoruz. “Şapka da giyecegik, vergi de vereceğik” der gibi, “Aşı da olacağık, 5G de alacağık”!
Veladet Kandili
Veladet, inşallah yeniden doğuş, uyanış, dirilişin vesilesi olsun. Kandilinizi tebrik ediyorum.
Dinle Macron
Coğrafi Keşiflerin İçyüzü kitabına, sömürge dönemi ile ilgili olarak Çoğu Fransız düşünürlerinin itiraflarını almıştım. Aşağıda bunlardan bazılarını bulacaksınız.
İnsanların aklı ile dalga geçmeyi bırakın
Ben bunların tedbirlerine de güvenmiyorum, ilaçlarına da, aşılarına da güvenmiyorum. Bunlara güvenenlere, onların davulunu çalanlara da güvenmiyorum. Güvenen güvensin. Selam ve dua ile.
Lale Devri, Tanzimat, İTC derken
Size Osmanlı dönemine ilişkin kısa bir özet sunmaya çalıştım. Peki aynı partinin kadın kolları, Dünya Gazeteciler gününde, Jön Türklerin içimizdeki Truva atına gönderme yaparak bugünü kutlamaya nasıl çalışır? Bana kalırsa Fransız aşığı Selma Rıza’yı değil, Lady Mary Wortley Montagu’nun (15 Mayıs 1689- 21 Ağustos 1762) “Doğu Mektupları” isimli hatıratında İstanbul’a ve Osmanlı kadınlarına olan hayranlığını anlatan bu kadına ve eserine atıfla kutlasaydılar o günü
Peki şimdi ne yapalım
Evet asıl soru şu: Şimdi ne yapmalıyız? Namuslu insanlar namussuzlar kadar bilgili, dürüst ve cesur değilse bu savaşı kaybederiz. Unutmayın günlük politik tartışmalar ve bölgesel ekonomik ve siyasi krizlerin, toplumsal tartışmaların perdelediği çok önemli bir savaş sürdürülüyor perdelerin gerisinde.
Sağım-solum, önüm-arkam sobe
Elbette maske, uzman kişilerce ya da meslek grublarına göre, kullanılması gerekli, önemli bir koruyucudur. Ancak kitlesel anlamda sivil kullanımda yarar yerine zarar verebiliyor. Kişiyi sağlık açısından baskılarken, mikroplu maskelerin takılıp çıkartılırken, tekrar tekrar kullanımı ve tıbbi atık olarak imhası gereken maskelerin sokakta dolaşması, fayda yerine zarara sebeb olabilmektedir. Hatta bazı tıp otoriteleri, “maske öldürür” diyor. Bazı profesörler, 5G’nin “Atom’dan daha tehlikeli” olduğunu söylüyor. Bakınız: Prof. Dr. Selim Şeker.
Kaab B. Zuheyr’i nasıl bilirsiniz
Benim birine uzaklığım, onun bana uzaklığına eşittir. Benim fikirlerim ona ne kadar garipse onun fikirleri de bana o kadar garip gelecektir. Onu kazanacaksam, güzel söz ve hikmetle yaklaşmam gerek. Yoksa tehdit, meydan okuma, şiddet uygulamak, alaya almak kabul edilemez.
Cehennemin yolları
Troller renk körüdür. Her şey siyah ya da beyazdır. İnsanlar iki gruptur “Kahraman” ve “Hain”! Benden olanlar pislik içinde boğulsa, elinden kan damlasa da “Kahramandır”, karşı çıktıkları ise Melek olsa, onlar için Şeytan hükmündedir
Ah Yunanistan, vah Yunanistan
Aslında Yunanistan halkı da Rum halkı da kandırılıyor. Onlar da bir meçhule doğru sürükleniyorlar. Ne onlar “Rum” ve “Grek” kimliğini biliyor, biz de ne “Bizans” ve “Doğu Roma”yı biliyoruz.
Ayn Rand İslamı
Ben “Türk İslamı”na da karşıyım, “Arap İslamı”na da, “Fars İslamı”na da. İnanıyorum ki, tek bir İslam vardır ve o da “Allah’ın seçtiği din”dir. Hz. Adem’le başlar, Hz. Muhammed ile son bulur. O’nun çerçevesini, Allah ve O’nun elçisi ve O’nun kitabı belirler. Kim ki ona herhangi bir şey ekler ya da ondan herhangi bir şey çıkarırsa, kişi eklediği ya da çıkardığı ile baş başa kalır ve “din” aradan çekilir.
Var mısın Iddiaya
Kumar konusunda gelince o “yerli ve milli”dir. Milli Eğitim, Milli Savunma gibi bir de “Milli Piyango”muz vardır. İçkide reklamlar yasaklandı, vergiler yükseltildi, etil alkol satışı yasaklandı. Fakat alkole olan talep hâlâ yüksek. Birileri sahte içki üretip piyasaya daha uygun fiyatla sunuyorlar, birileri de alkolü evde üretip kendi içkisini üretmeye başladı.
ABD seçimleri Türkiye yi nasıl etkiler
Dünya derin devleti, yenidünya düzeninin liderlik ve yöntem ve nihai hedefi açısından artık bir karar verecek. Ya kendi aralarında uzlaşacaklar ya da vekâlet savaşları açık çatışmaya dönüşecek.
CEDAW
ABD halkı 3 Kasım’da dünyanın başına bela edeceği musibeti seçecek aslında. Seçimin sonucu sadece ABD’deki güç dengesini etkilemeyecek, bu sonuçlar, Avrupa’yı, Asya’yı, Türkiye’yi, Rusya’yı, Suudi Arabistan’ı ve İsrail’i de etkileyecek.
Şeriat, tarikat, hakikat
Bilir misiniz, şeyh de fahişe de Adil Ömer de Firavun da Şeddat da Ebu Zer de Karun da aynı kitaptan hesaba çekilecek. Kim bilir, mesela belki bakarsanız Halife cehennemin yolunu tutmuş, onun seyisi Cennetin! İlmine mağrur olan adam, kitap yüklü eşeğe dönüşmüş ve sırtına yüklenen kitaplarla cehenneme doğru yol alıyor. Müridini sapıtan şeyh ve uçmayan şeyhini uçuran mürid birlikte cehennemin yolunu tutmuşlar. Bu bir molla, fakih, hafız ne fark eder ki! Rivayet edilir ki Karun, Hz. Musa ve Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi bilen kişiydi.
Bremen Mızıkacıları
Bazıları nasıl çalmadan oynarsa, bazıları üflemeden öter, esen rüzgâra ayarlıdır. Kalem şeklindeki düdükler aslında üfleyicisine, rüzgârın şiddetine göre her sesi çıkartabilirler.
Ve son ifademi de verdim!
AK Parti ve KADEM’den gelen suç duyurularına da cevabımı verdim. Bakalım bundan sonra ne olacak göreceğiz! AK Parti’den gelen suç duyurularına karşı ifadem 200 sayfaya yakın. Suçlamaları ve cevaplarımı bugünden itibaren www.dilipak.com’da okuyabilirsiniz.
SAĞLIK VE GIDA
Şimdi en son başımızın belası radyo aktif kirlilik. Bir nükleer serpintiden söz etmiyorum. Cebimizdeki cep telefonları başımızın belası. Hele bir 5G’ye geçilsin ne olacağını göreceğiz.
DİJİTAL LİDERLİK
Sistem, “Agnostik” bir toplulukta neye inanacağını şaşırmış bireylere yol gösterecek bir “dijital liderlik” için şimdiden bu işin zeminini oluşturmak üzere harekete geçmiş gözüküyor.
SİBER FAŞİZM
Bunlar yarın siber mafyalar kurarlarsa, siber cinayet şebekeleri örgütlerlerse, siber terör eylemlerine kalkışırlarsa şaşmamak gerek. “Siber uyuşturucu” işi girdiklerinde artık kim tutar onları. Bu 5G’ler, NEOM, Starlink, Neuralink, GPT3 gibi sistemler niye kuruluyor ki! Bütün bunlar “yeni dünya düzeni” için değil mi? Great Reset, bu anlamda bir milad olacak.
Türkiye nin Azerbaycan la imtihanı
Bu sınırlar durup dururken böyle çizilmedi. Revan hanlığı topraklarında bir Ermenistan icat edenler, Nahçıvan’ı bizden tarafta bırakıp, Türkiye ile Azerbaycan arasına Ermenistan üzerinden adeta bir bariyer ördüler
Topyekun taarruz
Hani o “birey”leri anlıyorum da, bizimkilere ne oluyor onu anlayamıyorum. Zaten onların birçok İstanbul Sözleşmesi deyince “kadına şiddet” akıllarına geliyor. Birileri de bu perdenin arkasına saklanıp her türlü haltı yiyor. LGBT’yi korumanın ötesinde “imtiyazlar” sağlıyor, “pozitif ayırımcılık” kapsamına alıyor bu işleri. İşin öbür yüzünü bilmiyorlar. Bilmek de istemiyorlar. Söyleyenler de kızıyorlar
Azerbaycan deyip geçmeyin
Bilelim ki, Minsk grubu, orada sorunu çözmek için değil, grup üyelerinin o bölgedeki çıkarlarını korumak ve krizi kontrol edilebilir ölçekte sürdürmek için varla
Sevgili Pelosi
Solcular genelde, ya kendi dışındakileri eleştirirler, ya da, başkalarını eleştirmedikleri zaman kendi arkadaşlarını eleştirirler. Hep eleştirirler.. Devrimcilikleri hiç bitmez, hep devirirler..
Tek yol devrim mi, LGBT mi
50 yıllık bir gazetecilik geçmişim var. Sağda-solda birileri LBGT’lilere gösterdiği anlayışı bize göstermedi. Ötekilere pozitif ayırımcılık, bize mahkemeler düştü bu paylaşımda.
AZERBAYCAN
Azerbaycan deyince aklımıza gelen nedir? “iki devlet, bir millet” sloganı değil mi? Aslında Anadolu coğrafyasının tarihini bilmek istiyorsanız, tarihinizi 1071’le Malazgirt’ten başlatmamanız gerek. Anadolu’nun fethini.. Mesela birçok kişi bugünkü Moğolistan’dan çıkıp Gobi çölünü geçip Anadolu’ya geldiğimizi zanneder. Azerbaycan haberlerini siz Tv’lerden izliyorsunuz, ben bugün işin öteki yanını yazayım.
GELECEĞİN TARİHİ
Onun için diyorum ki, bitkilerin, hayvanların başına gelen, bizim de başımıza gelecek. Yediğimiz ekmek fıtri bir ekmek değil, süt bu anlamda süt değil. “Normal” dedikleri “Organik”, dedikleri aslında aradığınız şey değil.
Trans Humanizm’in insanımsısı!
“Yeni dünya düzeni”nin “yeni normal” döneminde, “Global Great Reset” ile birçok kavram ve kurum anlamsızlaşacak ve yerine yeni kavramlar ve kurumlar ihdas edilecek.
Para para para
“Kitap’ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz? Düşünmez misiniz?” (Bakara: 44)
Çakıcı ne demek istedi
Çakıcı cezaevinden çıktıktan sonra da gündemden düşmeyen bir isim. Gazeteci Ferhat Aydoğan, Çakıcı’dan Twitter üzerinden ilginç bir mesaj aktardı. Mesajında, “Sayın Devlet Başkanım Cumhur ittifakından birlikteliğinizi sakın bozmayınız, Katilim kim olursa olsun, ben her gün sokaktayım” diyor.
FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK
Biz hep başkalarını düzeltmeye çalışıyoruz da kendimizi düzeltme konusunda maalesef halimiz ortada. Başkalarına söyleyip durduğumuz şeyler konusunda kendi nefsimizi hesaba çekmiyoruz. Oysa asıl değişmesi gereken biziz. Biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır. Herkes yaptıklarının karşılığını görecektir. Ve kurtarıcı yoktur. Biz kurtuluşa çağıranlardan olalım.
Kadının adı mı dediniz
Yıllar önce Duygu Asena “Kadının Adı Yok” diye bir kitap yazmıştı. Daha sonra bu kitap filme de çekildi. 1987 yılında ilk baskısını yapan; kadınların sorunlarına eğilen ve kadın-erkek eşitsizliği gibi konulara değinen kitap, mahkeme kararıyla 1988’de yasaklanmış; sonrasında ise yasak kaldırılarak Atıf Yılmaz tarafından filme çekilmiştir.
Hitler’in rüyası: Transhumanizm
Yahudilerin üstünlüğü, “kendinden menkul bir rivayet” Onlara göre “Vehbi” bir üstünlüğe sahipler. Transhumanizm ise “Kesbi” bir harekettir. Bunun ilk fikir babası da Hitler’dir.
PASKALYA TAVŞANI, KÖMÜR MADENİNDEKİ KANARYAYDI
The Economist son sayısında “Çocukluk Masumiyeti”ni konu aldı ve sordu: Noel Baba şehre gelmiyor: çocukluk masumiyeti korunmaya değer mi?
Gıda ve sağlık fıkhı
İnsanın cinsiyetini değiştirmeden önce bitkilerin geni/eril-dişil özelliği ile tohumu ile oynadılar. Ondan sonra sıra hayvanlara geldi. Bu süreç içinde biz onları tüketirken giderek onlara benzemeye başladık ve şimdi sıra insana geldi.
Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir..
Ne günler yaşadık. İlk mahkûmiyetimi 12 Mart’ta, Milli Nizam Partisi Davasında, siyasi bir partinin gençlik teşkilatının basın bildirisinde bir ayet mealinden alıntı yaptığım için almıştım. 74 affı ile kurtuldum. Yargıtay da davayı zamanaşımından eşzamanlı bozmuştu
Toplumsal cinsiyet de ne ola ki!
Bir deli, “cinsiyet” toplum tarafından insanlara giydirilen bir kimliktir dedi. Ve “Kişilik”, ”Ferdiyet”, “Şahsiyet” yerine, dini, ahlaki, gelenekten bağımsız, bu değerlerden arındırılmış, hiçbir aidiyet ifade etmeyen “BİREY”i ikame etmeye çalışıyor. Bu BİREY artık “Kadın” ya da “erkek” olarak tanımlanamaz.
5G, DSÖ, chip derken
Yeni dünya 5G ile yerden, Starlink ile gökten denetlenecek ve her şeyiniz big data merkezlerinde kayıt altına alınacak ve GPT3’lerle analiz edilecek ve insanlık tek bir merkezden yönetilecek.
Cenevre üstü az Washington
Ve sonunda 150 saat de doldu. Cumhuriyet Bayramını da kutladık. Şimdi sıra Cenevre’de. Daha sonra, 13 Kasım’da Erdoğan’ın Washington ziyareti var, tabii bir aksilik olmazsa. Ankara’dan yapılan açıklamalara göre “Mazlum Kobani” kod adlı, kırmızı bültenle aradığımız bir teröristi isteyeceğiz, F. Gülen ve darbeci örgüt üyeleri gündemde olacak ve bir de “Trump’a 9 Ekim’de gönderdiği mektup birinci elden iade” edilecek.
NATO mu dediniz?
NATO Londra Deklarasyonu yayınlandı. Deklarasyona göre her şey yolunda. İlk gelen bilgiler şöyle: Terörizm bütün türleri ve tezahürleriyle hepimiz için tehdit olmaya devam ediyor. Ama öte yandan Pentagon PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini açıklıyor. Çin’in artan nüfuzu ve uluslararası politikalarının ortaya çıkardığı fırsat ve riskleri ittifak olarak birlikte değerlendirip ortak politikalar gerçekleştirecekler. ABD dışındaki müttefiklerin
NATO 70 yaşında
NATO’da bir zirve daha geride kaldı. Sürpriz yok. Herkes pot kırmama konusunda dikkatliydi. Bir tartışma, bir kriz; NATO için korkulan kötü sonun başlangıcı olabilirdi. Söyleyen de bunun sorumlusu olurdu. Dünyanın bu kadar derdi, bu kadar tartışma konusu varken, buna bir yenisini daha eklememek konusunda herkes dikkatli idi. En çok konuşulan konu Rusya değil, Çin’di.
Almanya: 3 adımda özgürlük
B ve NATO’nun geldiği noktada, Konrad Adenauer’in 3 adımda özgürlük hayalleri suya düşmüş gibi görülüyor. NATO’nun “Beyin ölümü” gerçekleşti ve AB dağılmanın eşiğinde.
Sekülerleşme ve sonrası
slında, farkında olmadan bir yerlere doğru sürükleniyoruz sanki. Mesela “ahlak”ın yerini “değerler eğitimi” alıyor. Yarın “kural”ın yerini “norm” alacak. Normalizasyona tabi tutuluyoruz anlayacağız. Bir şey “norm”lara uygunsa o “meşru” kabul ediliyor. Peki normu kim niçin koyuyor. O normlar bizi nereye götürüyor, Allah’ın rızasına mı, piyasa şartlarına mı. Çocuklarınız “organik” ürün mü istiyor, “fıtri” ürün m
Siyasette kaht-ı rical!
Bugün yazım iki bölüm. İki bölüme birden bakın bakalım. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda!
Gençliğim eyvah!
Eğitim siyasi iktidarların elinde “toplum mühendisliği”ne dönüşüyor. Sürekli değişen, hiçbir sabitesi olmayan, resmi ideoloji, resmi din, resmi ahlak misyonerliğinin yapıldığı, tutarsız bir eğitim modelinin kobaylarına dönüştürülüyor gençler.. Adı “Milli” olan bu eğitim, “Milli” olan ne varsa onlara kapısını kapatmış durumda.
Size bir fıkra anlatayım
Size bir fıkra anlatayım: Papaz bakmış kilisenin mahzeninden pahalı yıllanmış şaraplar her hafta bir-iki eksiliyor. Papaz zangoçtan şüphelenir. Çağırır zangocu durumu anlatır. Zangoç, “Söylediklerinizin hiç birini duyamadım efendim. Buraya gelmiyor sesiniz” der. Papaz kızar; “ne demek sesin gelmiyor” diye çıkışır. “Gelin efendim burada durun, ben sizin yerinize geçeyim göreceksiniz” der. Yer değiştirirler. Papaz zangoça “konuş bakalım” der. Zangoç, “Efendim kilise girişindeki yardım sandığındaki paraların çalındığı söyleniyor, bu konuda ne dersiniz” der. Papaz, “Hayret gerçekten buradan ses duyulmuyor” der.
Deprem
İstanbul depreminden söz ediyorum. Deprem kapımızda.. Zamanını bilmiyoruz ama, uzak değil. Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Can ve mal kaybını önlemek pahalı ve zaman alıcı. Ama bilgi kaybı büyük ölçüde önlenebilir. Bu iş zaten deprem riski olmasa da yapılması gereken bir iş. Zaten geç kalınan bir konu. Allah rızası için biri bu konuya el atsın. Yazıktır, günahtır.
Şehir Üniversitesi hakkında
Yazmayacaktım, ama mecbur kaldım. Herkes “Ne oluyor” diye soruyor. Bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir. Bu tartışmanın kimseye faydası yok. Bu noktaya kadar da gelmemeli idi. İş sadece bir üniversite ile banka arasındaki ihtilaftan ibaret değil. İşin içine girince tartışmanın bir tarafından “Ülker” var, öbür tarafında “Ahmet Davutoğlu”.
Kim kimdir?
t izi, it izine karıştı derler ya, işte öyle bir durumla karşı karşıyayız. Geçen gün Emre Erciş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’le ilgili ilginç iddialar gündeme getirdi. Masonluk, Sabataylık iddiası yanında bir de geçmişi ile ilgili cinayetten söz ediyor.
Kim kimdir (2)
Sahi, kim kimdir! Mesela, hani şu FETÖ’den içeride yatan, Nevzat Tandoğan’ın hem amcasının oğlu hem de bacanağı olan Esad Durusoy’un kızı Şirin Edin’in kayınbabası Halil Rıfat Edin, Esad Durusoy’un damadı Selman Yönder’in kız kardeşi de Rumman Birbil’dir
Ben güzele güzel demem!
Kimsenin liderine, örgütüne, şeyhine bir şey demeyeceksin, dersen sana demediklerini bırakmazlar. Öte yandan; onların yanında başkasına ne dersen de.